Bipolar bozukluk

1.GİRİŞ

Bipolar bozukluk günümüzde sık rastlanmaya başlayan bir hastalık haline gelmiş ve insanların yaşadıkları duygudurum dalgalanmalarıyla hayatlarını ciddi derece olumsuz etkileyeme başlamıştır. Bireyin sürekli bu atakları yaşaması ve majör depresyona kadar taşıyan kimi zaman sonucunda hastayı öz kıyıma sürükleyen ciddiye alınması gereken bipolar bozukluk bireyin işlevselliğini ve sosyal hayatını derinden etkilemektedir.

Bipolar bozukluk genellikle bireyin henüz erken erişkin olduğu yani yaklaşık 17 yaşlarında başlayan ve günümüzde görülme sıklığı yaklaşık olarak %0,9 ile %1,7 arasında değişiklik gösterebilmektedir. Bu oran düşük gibi görünebilir ama dünya üzerinde ciddi rakamlara ulaşmaktadır. Bipolar bozukluğun görülmesinde cinsiyet ayrımı yoktur (Dağıstan, 2021)

Dünyamızda ve ülkemizde bipolar bozukluk tanısı alan kişiler artmaktadır. Bu hastalığın tedavisinde önceden yalnızca ilaç tedavisi ve yanında etkili olabileceği düşünülen bazı psikoterapi çeşitleri uygulanmış ve şu an ise kesin çözüm olarak ilacın yanında BDT uygulanmaktadır.

Erken erişkin döneminde bipolar bozukluğu tanısı koyulan hastaların en yakından birinci derecedeki akrabalarında bipolar hastalığı görülme olasılığı daha fazladır. Depresyon tanısı koyulan bireylerin yaklaşık olarak %10’luk bir kısmında 5-10 yıl arasında bipolar bozukluk rahatsızlığı görülmektedir. (Özdemir, 2021)

Bipolar Bozukluk

Bipolar bozukluğun tarihçesi

Duygudurum bozukluğu tarihi milattan önce Yunan ve Roma dönemine kadar uzanmaktadır. Mani kavramı ilk kez antik çağda yaşayan Homeros M.Ö öfke, hiddet anlamında olan mani yi destanında kullanmıştır (Karabaş, 2017).

Mani kavramını ve melankoli kavramını ilk kez Hipokrat sistematik olarak ele almıştır ve çökkünlük olarak melankoliyi tanımlamıştır. Bu durumu keder, umuttan yoksunluk, mutsuzluk ve uykusuzluk olarak betimlemiştir. (Avcı, 2022)

M.S Kapadokyalı Aretaeus mani ve melankoli arasında bir ilişki olduğu saptamıştır. Aynı bireyin bu iki durumu farklı anlarda yaşayabileceğini belirtmiştir. (Çörekçioğlu, 2016)

Emil kraepelin manik depresif bozukluk spektrumunu geliştirmiş, bu duygudurum bozukluğunu şizofreniden farklı bir kategoriye almıştır. (Bektaş, 2021)

Karl Kleist ise duygudurum bozuklukluları arasında ilk kez tek uçlu ve iki uçlu ayrımını yapmıştır. BB II’in günümüzde kullanılan modernize halini Dunner ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. (Karabaş, 2017)

1Bipolar Bozukluğun tanımı

Bipolar Bozukluk belirli düzeni olmayan relaps eden, manik ve depresif ataklar ile süregelen veya her iki durum yaşanan kronik seyir eden bir duygudurum bozukluğudur. Hastalığın en önemli özelliği duygudurum dalgalanmalarıdır. (Yeloğlu & Hocaoğlu, 2017).

Bipolar bozukluk hızlı yükselmeler ve yatışmalarla seyreder. Dünya nüfusunun %1’inden daha fazlasını etkileyen bipolar bozukluk genç nüfusta işlevselliği bitirdiği görülmüştür. İnsanların %60’ında bipolar bozukluğun ilk olarak belirtileri ise 21 yaşın altında görülür (Ertan & Çetinkaya, 2018).

Bipolar bozukluk manik ataklarla sergiliyor ise BB-1, hipomanik ataklarla sergiliyor ise BB-2 olarak adlandırılır. BB tanısı genellikle16-25 yaşları arasında konulur, 18 yaş altında tanı alma oranı %33’tür. (Alan & Akdemir, 2021).

Görülen belirtiler genel olarak ilk 15-19 yaş aralığı arasındadır. Küçük yaşta başlangıcı olan Bipolar bozukluğun sürekliliği ve taşıdığı özellikler tam ve kesin olarak bilinmemektedir. (Güzel, Tahiroğlu, Bahalı, & Avcı, 2004).

Bipolar Bozukluğun Belirtileri

İki uçlu duygudurum bozukluğunun ağırlığı 5 madde ile ölçülür bunlar ise; Bunalma, dinginlik sağlayamama, kaygı nedenli odaklanma sorunu, kötü bir durum yaşama korkusu ve özdenetimi yitirme hissi bunların en az 2 sinin olması gerekir 4 veya 5 belirti halinde ağır olarak tanımlabilir. Sağlık ve ruh sağlığı kuruluşlarına göre iki uçlu bozukluk ile yeğin depresyonun ortak ve belirgin özelliği bunaltıcılık olarak belirtilmiştir.

Bipolar bozukluk tanısı almış bireylerin temel belirtileri arasında çökkün duygu durumu mevcuttur bunlarla birlikte birey genellikle olaylar karşısında karamsar düşünce biçimine kapılır, enerjisini her zaman düşük hisseder ve bu durumdan dolayı ise yaptığı işlerden yediği yemekten aldığı zevkte azalır bununla birlikte bireyle iştahsızlıkta baş gösterir. Kişinin intihar etmeye yönelik potansiyeli mevcuttur. Çocuk ve ergenlerde erişkinlere göre farklıdır. Yaşlılarda ise daha çok bedensel olarak yakınmalar ile seyretmektedir. (Sayıl, 1998)

BB hastaları fiziksel olarak ilgileri dağınık hale gelirken, gereğinden fazla konuşmaya çalışması, öfkeli , hiddetli tavırları hastanın bedenini yorgun kılar lakin hasta buna rağmen dinlemeye vakit ayırmak istemez ve vücut yorgun düşer. (Dursun, 2008)

Epidemiyolojisi

Bipolar I bozuğu su anki verilere göre insanların ortalama olarak %1’inde görülmektedir. Görülme sıklığı ve durumu cinsiyet ayırt etmezdir. (Dursun, 2008) Her yaşta başlama olasılığı vardır lakin genel olarak 17 ve 25 yaş aralığında görülmektedir. (Yeloğlu & Hocaoğlu, 2017).

Medeni hal yaygınlığında ise bekar bireylerde evlilere oranla görülme sıklığı daha fazla olarak gözlemlenmiştir, buna neden olarak ise aile içi geçimsizliğe sebep olması gösterilmiştir (Adıgüzel, 2018).

Araştırmaların bir kısmı kadınlarda bu durumun depresyon gibi karma dönemler ile daha fazla görülür iken erkeklerde manik dönem ile başlama sıklığı daha yüksektir. Çevresel ve psikososyal etkenlerin etklinliğide mevcuttur. (Adıgüzel, 2018)

Bipolar bozukluk tanısı alan bireylerin işsizlik oranı genele göre daha yüksek olarak tespit edilmiş ve bu kişilerin ciddi bir kısmı evlilikten uzaktır. Çevresinde ailesiyle arasındaki iletişim ve samimiyeti zayıftır buna aktivitelere karşı soğuk olması sebebiyet verir ve bu bireylerin bilişsel işlevlerinde zayıflık görülür. (Cesur, 2017)

1.1.5. Etiyolojisi

Sıklıkla genç erişkin ve ergenlik döneminde görülen bir bozukluktur. Biyolojik ve psikososyal etkenlerin etkileşimiyle bu duygulanım bozukluğuna neden olur. Bipolar bozukluğun nedenleri biyolojik ve çevresel etkenler olarak 2’ye ayrılır

Aile içinde gerçekleşen araştırmalarda bu bozukluğun genetik etki ve temelleri olduğu gözlemlenmiştir. Toplumda sıklıkla %1 olarak gözlemlenen bipolar bozukluk birinci derece yakın akrabalarda görülme sıklığı 5-10 kat arasında arttığı belirtilmiştir. (Adıgüzel, 2018)

Bipolar hastalığın genetiklerle aktarılmasında ise kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla olduğu ama aktarılan çocuklar arasında cinsiyet farkı bulunmadığı araştırmalara yansımıştır (Kesebir, İnanç, Bezgin, & Cengiz, 2013). Ebeveynlerden birinde bipolar I bozukluğu görülen bireylerin çocuklarında görülme durumu ise %50 ve üzerindedir. (Öz, 2018)

Genel olarak bipolar bozukluk tanısı almış bireylerin akrabalarında aynı hastalık görülme olasılığı yüksektir. Akrabalık durumu eğer ki birinci dereceden ise bipolar bozukluk görülme olasılığı ise %3-8 arasındadır. Bu hastalık eğer bireyler çift yumurta ikizi ise oranı %14 gibi rakamlara ulaşırken bu durum tek yumurta ikizlerinde ise %57’yi bulmaktadır. (Bilen, 2021)

Bipolar tanısı alan kişiler arasında bireyin erken erişkinlik ve çocukluk döneminde yaşadığı sömürü ve maruz kaldığı travmalar gibi çeşitli kötü dönemlerin bipolar bozukluğunun riskini arttırmaktadır (Kılıç, 2017)

Çevresel etkenlerin bipolar bozukluk gelişimindeki yeri tam olarak net değildir. Çocukluk çağı travmaları erken başlangıç için etkili olduğu görüşmüştür. Ataklar ortaya çıkarken bunun şiddeti ve etkisi psikososyal etkenlerden etkilenmektedir, bunlar bireyin kişilik özelliklerine ve yaşamındaki strese bağlı olaylara örnek olarak söylenebilir. Aynı zamanda bireyin kişilik yapısına bakılmaksızın psikososyal etkenler olmadanda hastalık atağı başlayabilir (Öz, 2018)

Kuramsal Yaklaşımlar

Davranışçı Kuram

Seligman’ın davranışçı kuramca görüşü öğrenilmiş çaresizliktir. Seligman bu görüşüyle küçük yaslardan itibaren olumsuz uyaranlara uğrayan bireylerin bu durumdan nasıl çıkacağını bilememekte ve çaresizce bunu durumu kabullenip umutsuzluğunu geliştirmesiyle ortaya çıkar (Karabaş, 2017)

Basco duygu düşüncelerde meydan gelen farklılıkları mani ve depresyon döneminde psikososyal işlevsellik etkilerini alan bir döngü yaratmıştır. Duygularımız mutluluk ve sevinçten mutsuzluk, sıkıntı ve kaygıya dönüşebilmektedir. Stres ile duygular daha da dalgalanarak anksiyete öfkeye dönüşebilir. Duygularımız davranışlarımızda etkilemektedir, olumsuz düşüncelerimiz bize kaygı sıkıntı mutsuzluk verirken tam tersine olumlu düşüncelerimiz ile haraketli, aktif ve sık sık tartışma yaratan durumlara girmemize sebep olabilir. Manik atakların şiddetiyle birey kendini olduğundan daha fazla umuttan yoksun ve çaresiz hissedebilir. Kendini besleyen döngü girebilir. (Maçkalı, 2014)

Lam jones, Hayward ve bright bipolar bozuklukta bireyin biyolojik durumlarından haraketleri, düzenli veya düzensiz yaşam tarzı ve uyku düzeni gibi durumların dengesizliğe yol açabileceğini savunmuşlardır. (Maçkalı, 2014)

Bilişsel Kuram

Bilişsel görüşe göre bireyin depresyona olan yatkınlığının sebebinde kişinin kendinde var olan bilişsel çarpıtmalardan dolayı kaynaklanır. (Kefeli, 2017)

Beck ve arkadaşları geliştirilen bu görüşe depresyonun bilişsel bozukluk olduğunu savunmaktadır. Küçük yaşlardan itibaren kendi içinde olan geleceğine ve dış dünyaya olan olumsuz bakış açısı ve davranışları sergilen bireylerin depresyona yatkınlığının daha fazla olduğunu belirtmiştir. Olumsuz düşünce ve yargılar depresyonun tetikleyicisidir. Bireyin aklına gelen anlık olumsuz ve gerçeklikle ilgisi olmayan düşüncelere olumsuz otomatik düşünceler denmiştir. Bu düşünceler depresyonun süresinin ilerlemesine ve harekete geçmeye gerektiren durumlardan durdurmaya neden olur. Bilişsel kuramın maniye göre görüşü henüz yoktur.

Psikianalitik Kuram

Freud’a göre depresyon belirtileriyle bireyin yas tutarken gösterdiği belirtilerin benzerliğine odaklanmış ve iki durumu karşılaştırarak incelemiş. Depresyonda sevilmeme, kendini kötü hissetme gibi duyguların hakimiyetinde özsaygı yitimine neden olur ama yas döneminde bireylerde sevilmeme ve kendini kötü hissetme gibi duygular yani özsaygı yitimi olmaz.

Psikianalitik görüşe göre depresyonu oluşumunda rol alan bilinç dışı durumlarda bireyin üst benliği katı ve cezalandırıcıdır, yaşadığı ilişkilerde ambivalans egemendir. Sevgi ve nefret yan yanadır ama nefret bireyin bilincin dışındadır. Bir değişim ile bireyde yitim duygusu gelişir ve bireyde kin ve nefret uyarılır, özsaygı düşer. Değersizlik ve suçluluk hissi baslar böylece ruhsal çökkünlük oluşur. (Kefeli, 2017)

Karl Abraham depresyona neden olan katı ve baskıcı üst benliğine kalkışma yaşadığını ve manik bireylerin hayatında yasak ve kural olmaksızın, her istediğine ulaşabilecek özgür haline geldiğini savunmuştur. (Kefeli, 2017)

DSM V Sınıflandırılması

Mani dönemi

A. Kabarmış, taşkın ya da çabuk kızan, olağandışı ve sürekli bir duygudurumun ve amaca yönelik etkinlikte ve içsel güçte, olağandışı ve sürekli bir artışın olduğu ayrı bir dönemin, en az bir hafta (ya da hastaneye yatırılmayı gerektirmişse herhangi bir süre), neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde sürmesi.

B. Duygudurum bozukluğunun olduğu ve içsel güçte ya da etkinlikte artma olduğu dönem boyunca, aşağıdaki belirtilerden üçü (ya da daha çoğu) (çabuk kızan bir duygudurum varsa dördü) belirgin derecede vardır ve bunlar olağan davranışlardan önemli derecede değişiktir:

1. Benlik saygısında abartılı bir artış ya da büyüklük düşünceleri.

2. Uyku gereksiniminde azalma

3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmaya tutma.

4. Düşümce uçuşması ya da düşüncelerinin sanki birbiriyle yarışıyor gibi birbiri ardı sıra geldiğine ilişkin öznel yaşantı.

5. Dikkat dağınıklığı (kişinin dikkati, önemsiz ya da ilgisiz bir dış uyarana kolaylıkla dağılır) olduğu bildirilir ya da öyle olduğu gözlenir.

6. Amaca yönelik etkinlikte artma (toplumsal olarak, işte ya da okulda ya da cinsel bağlamda) ya da psikodevinsel kışkırma (ajitasyon) (bir amaca yönelik olmayan anlamsız etkinlik).

7. Kötü sonuçlar doğurabilecek etkinliklere aşırı katılma (örn. aşırı para harcama, düşüncesizce cinsel girişimlerde bulunma ya da gereksiz iş yatırımları yapma).

C. Duygudurum bozukluğu, toplumsal ya da işle ilgili işlevsellikte belirgin bir düşmeye neden olacak denli ya da kişinin kendisine ya da başkalarına bir kötülüğünün dokunmaması için hastaneye yatırılmasını gerektirecek denli ağırdır ya da psikoz özellikleri vardır.

D. Bu dönem, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç, başka bir tedavi) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

Hipomani Dönemi

A. Kabarmış, taşkın ya da çabuk kızan, olağandışı ve sürekli bir duygudurumun ve etkinlikte ve içsel güçte, olağandışı ve sürekli bir artışın olduğu ayrı bir dönemin, en az dört ardışık gün, neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde sürmesi.

B. Duygudurum bozukluğunun olduğu ve içsel güçte ya da etkinlikte artma olduğu dönem boyunca, aşağıdaki belirtilerden üçü (ya da daha çoğu) (çabuk kızan bir duygudurum varsa dördü) sürmüştür, bunlar olağan davranışlardan önemli derecede değişik ve belirgin derecede olmuştur:

1. Benlik saygısında abartılı bir artış ya da büyüklük düşünceleri.

2. Uyku gereksiniminde azalma

3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmaya tutma.

4. Düşünce uçuşması ya da düşüncelerinin sanki birbiriyle yarışıyor gibi birbiri ardı sıra geldiğine ilişkin öznel yaşantı.

5. Dikkat dağınıklığı

6. Amaca yönelik etkinlikte artma (toplumsal olarak, işte ya da okulda ya da cinsel bağlamda) ya da psikodevinsel kışkırma (ajitasyon).

7. Kötü sonuçlar doğurabilecek etkinliklere aşırı katılma

C. Bu dönem, kişinin belirtisiz olduğu zamanlarda olduğundan çok daha değişik, işlevsellikte belirgin bir değişikliğin görüldüğü bir dönemdir.

D. Duygudurum bozukluğu ve işlevsellikte olan değişiklik başkalarınca gözlenebilir.

E. Bu dönem, işle ilgili işlevsellikte belirgin bir düşmeye neden olacak denli ya da kişinin kendisine ya da başkalarına bir kötülüğünün dokunmaması için hastaneye yatırılmasını gerektirecek denli ağır değildir. Psikoz özellikleri varsa, söz konusu dönem, tanım olarak, mani dönemidir.

F. Bu dönem, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç, başka bir tedavi) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

Yeğin (Majör) Depresyon Dönemi

A. Aynı iki haftalı dönem boyunca aşağıdaki belirtilerden beşi (ya da daha çoğu)bulunmuştur ve önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olmuştur; bu belirtilerden en az biri ya (1) çökkün duygudurum ya da (2) ilgisini yitirme ya da zevk almamadır.

1. Çökkün duygudurum, neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde bulunur ve bu durumu ya kişinin kendisi bildirir (örn. üzüntülüdür, kendini boşlukta hisseder ya da umutsuzdur) ya da bu durum başkalarınca gözlenir (örn. ağlamaklı görünür). (Not: Çocuklarda ve ergenlerde kolay kızan bir duygudurum olabilir.)

2. Bütün ya da neredeyse bütün etkinliklere karşı ilgide belirgin azalma ya da bunlardan zevk almama durumu nerdeyse her gün, günün büyük bir bölümünde bulunur (öznel anlatıma göre ya da gözlemle belirlenir).

3. Kilo vermeye çalışmıyorken (diyet yapmıyorken) çok kilo verme ya da kilo alma (örn. bir ay içinde ağırlığının %5’inden daha çok olan bir değişiklik) ya da neredeyse her gün, yeme isteğinde azalma ya da artma.

4. Neredeyse her gün, uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma.

5. Neredeyse her gün, psikodevinsel kışkırma (ajitasyon) ya da yavaşlama (başkalarınca gözlenebilir; yalnızca, öznel, dinginlik sağlayamama ya dayavaşladığı duygusu taşıma olarak değil).

6. Neredeyse her gün, bitkinlik ya da içsel gücün kalmaması (enerji düşüklüğü).

7. Neredeyse her gün, değersizlik ya da aşırı ya da uygunsuz suçluluk duyguları (sanrısal olabilir) (yalnızca hasta olduğundan ötürü kendini kınama ya da suçluluk duyma olarak değil).

8. Nerdeyse her gün, düşünmekte ya da odaklanmakta güçlük çekme ya da kararsızlık yaşama (öznel anlatıma göre ya da başkalarınca gözlenir).

9. Yineleyici ölüm düşünceleri (yalnızca ölüm korkusu değil), özel eylem tasarlamaksızın yineleyici kendini öldürme (intihar) düşünceleri ya da kendini öldürme girişimi ya da kendini öldürmek üzere özel bir eylem tasarlama.

B. Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

C. Bu dönem, bir maddenin ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

Bipolar Bozukluğun Türleri

Bipolar I Bozukluğu

Mani dönemi kesinlikle görülmesi gerekmektedir ve durumun yaklaşık olarak en az 1 hafta sürmesi gerekmektedir veya birkaç manik veya karma dönemin olması gerekmektedir. Mani döneminin öncesi veya sonrasıda majör depresyon veya hipomani görülebilir. (Küçük, 2016). Çoğunlukla majör depresif ataklar yaşanan evredir. (Pirinççioğlu, 2020)

Bipolar I tanısı koyulması için bireyin en az bir defa mani dönemi yaşamış olması gerekir. Sonrasında veya öncesinde yasadığı hipomani veya majör depresyon evresi ne kadar sık görülse de tanı şartı değildir. (Öz, 2018)

Mani dönemi

Mani tanısı için bireyin abartılı olarak benlik saygısında artış, uyku hissiyatında azalma gibi (örn. Birkaç saatlik uykuyla dahi dinlendiğini ve yeterli olduğunu belirtir) (Küçük, 2016), Konuşmalarında vurgucudurlar, çok fazla zevk alabileceği sosyal etkinliklere katılma isteği gösterebilirler. Bu dönemi yaşayan hastada cinsel istek artışı ve abartılı fikir ve abartılı fikirlere dayalı girişim görülebilir. (Kılıç, 2017)

Birey bu dönem içerisinde her şeye çabuk kızan ve olağandan farklı duygu durum içerisinde en 1 hafta gibi bi sürede yaklaşık olarak her gün günün büyük kısmında bulunması gerekir. Bu dönem kullanılan maddelerin ilaç veya uyuşturucu gibi veya başka bir sağlık durumunun fizyolojisiyle bağdaştırılamaz (Çakır, 2019)

Hipomani dönemi

Hipomani dönemine giren bireylere bu tanıyı verilmesi için mani döneminde yaşanan etkilerin en az dört günlük birey süreçte devam etmesi ve hayatındaki fonksiyonelliğinde değişiklik yaratması gerekmektedir. Bu dönemde bireyde kendisinde hasar oluşturması veya hastane tedavisinde mecburiyet durumuna gelicek kadar yoğun duygudurum bozukluğu görülmektedir. (Kılıç, 2017)

Major depresyon dönemi

En az 2 haftalık bir süreç boyunca bireyin depresif durumunun günlük hayatını etkimesi, zevk veren etkinliklerinden eski kadar zevk alamaması ve umursamamazlık halinin bu süreçte süreklilik kazanmasıyla devam eder. Birey diyet yapmamasına rağmen kilo verir, bunların yanı sıra uykusuzluk veya sürekli uyuma hissiyatı yaşar ve neredeyse her gün kendini yorgun hisseder. (Çakır, 2019)

Bipolar II Bozukluğu

Bipolar II de bireyde mani veya karma dönemler yoktur. En az bir hipomani veya uzun süreli tekrarlayan depresyonlardan oluşur. Bipolar I e göre daha şiddeti daha hafiftir, buna rağmen hastalığın belirtileriyle yaşanılan zaman ve kronikleşen durumlar, depresif dönem Bipolar I e göre daha uzun sürelidir. (Tohumcu, 2019)

Depresif dönemin başlıca özelliklerini taşır, ilgi kaybı ve zevk alamamanın bununla birlikte 2 hafta süren bir dönemdir. Bipolar depresyonlu kişiler, bipolar depresyonlu olmayan depresyondaki bireylere oranla psikomotor becerilerde gerileme yaşar, uyku süresi daha fazladır.

Bipolar II hastalarına tanı koymak oldukça güçtür hipomani belirtileri mani dönemine göre daha zordur. (Pirinççioğlu, 2020)

Siklotimik Bozukluk

Minimum 2 yıllık bir süreçte hipomani ile birlikte majör depresyon döneminin tanı gereksinimlerini karşılamayan ve genel olarak depresyon belirtilerinin yaşandığı bu dönemde aralıklı olarak yaşanan kısa iyilik dönemlerinin en fazla 2 ay sürdüğü bir duygudurum dalgalanmasıdır. (Koca, 2020)

Bu dönemde mani veya karma dönemler yaşanmaz ve görülmemesi gerekir (Özkoparanoğlu, 2020)

Maddenin/İlacın Yol Açtığı Bipolar ve İlişkili Bozukluk

Bu bozuklukta bireyin madde veya ilaca tabi olarak ortaya çıkan sonrasında klinik görünümde hızlı kızan, taşkın veya çökkün duygudurumu belirtileri ortaya çıkmaktadır. Bazı bireylerde etkinliklere karsı belirgin ve sürekli bir şekilde ilgisinde ve zevkinde azalmalar görülür (Özkoparanoğlu, 2020)

Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Bipolar ve İlişkili Bozukluk

Bu bozuklukta bireyde yaşadığı başka bir fizyolojik sağlık sorunuyla doğrudan ilişkisinin kanıtlanmasıdır.

Tanımlanmış Diğer Bir Bipolar ve İlişkili Bozukluk

Bipolar bozuklukta olan belirtileri tam olarak karşılayamayan ve buna rağmen iki uçlu bozukluk özellikleri gösteren durumlardır.

Tanımlanmamış Bipolar ve İlişkili Bozukluk

Bipolar bozuklukla ilgili belirti özellikleri baskındır ama bipolar bozukluk için belirtilen tanılar için tanı ölçütlerini karşılamamaktadır.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Bilişsel Davranışçı Terapi Tanım

Temelinde öğrenme kuramı dahil bilişsel psikoloji ilkelerini alan bilişsel davranışçı terapi davranış yöntemleri, sorun çözme kabiliyetine yönelik çalışmaları içinde barındıran duygu düşüncelerimizle beraber hislerimizi, sergilediğimiz davranışları yapılandıran bir terapidir. Kendall’a göre çocuk için amaçlanan BDT’nin temelinde ödül sistemi oluşturma, yeterli psikoeğitim ve bilişsel yeniden yapılandırmayı yaşa uygun eğreltiler eşliğinde uygulamayı iyi aile eğitimi olarak nitelendirmektedir. (Özcan & Çelik, 2017)

Davranışçılık Psikoanalize yerine alternatif olan bir kuram halinde 1960 yıllarında karşımıza çıkmıştır. Davranışçılık bize zihin ile bedenin ayrı olamayacağını belirtir ve zihinsel durumdan çok davranışı önemser. Temelinde ise İvan Pavlovun köpekler üzerinde yaptığı deneydeki klasik koşullanmayı keşfi üzerine dayanır. BDT bireyin davranış ve ruh sağlığı bozukluğunu temel alır ve bilişsel ve davranışsal kuram açısından değerlendirmeyi amaçlar. BDT bunlarla birlikte gelişimsel ve sosyal öğeleri de kapsar. Beck ve Ellis ile birlikte 1970 yıllarında bilişsel kuram ortaya çıkarılmıştır. Bu kuram günümüzdeki modern halini almış ve psikoloji ve bunun yanında sosyal öğrenme kuramıyla zenginleştirilmiştir. (Özcan & Çelik, 2017)

BDT bipolar bozukluk, anksiyete, depresyon ve psikopatolojilerin tedavisinde kullanılır. Kullandığı yöntemler tamamıyla kuramlara ve davranışçı kurama göredir. BDT ile yalnızca psikopatolojik bozuklukların, ruhsal sorunları değil bireyin kendi hayatında evinde iş yerinde değiştirmek istediği davranışlara ulaşmak amacıyla da kullanılabilir. (Özdel, Dünden Bugüne Bilişsel Davranışçı Terapiler: Teori ve Uygulama, 2015)

BDT’nin terapi süreci genellikle 3 evreden oluşmaktadır ilk evrede hastada var olan rahatsızlıklar değerlendirmeye alınır ve terapide uygulanacak evrelere bireyin hazır olması için hastaya terapi süreciyle ilgili bilgilendirme yapılır. Hastanın durumu gösterdiği davranışlar ve bilişsel ve davranışsal durumu belirlenmesinin ardından tedavi planı yapılır. Değerlendirme ve psiko eğitim verildikten sonra aktif evre başlar. Sonrasında hastaya uygun bilişsel davranışçı teknikle aracılığı ile müdahalede bulunulur. Görülen belirtiler azalınca yineleme olmaması gerektiren halen hazırlanır. Son evrede hastanın tekrar aynı belirtileri göstermemesi için yinelemeyi önleme amacıyla teknikler uygulanır, bu evrede tedavinin sıklığı azaltılarak hastanın sorumlulukları arttırılır. Değişimin yok olmaması ve kendini koruyabilmesi amacıyla güçlendirici seanslar ile gereken teknikler uygulanabilir. Seanslar arasında ev ödevi uygulama amacıyla yeterli zamanlar kontrol edilmelidir bu ise hastaya göre karar verilir. Çocuk ve ergenlik dönemindeki hastalar için seanslar yaklaşık 30-60 dakika arasında ve yaklaşık olarak süreç 4-6 ay arasında değişebilmektedir. BDT yaklaşık olarak 12 ila 20 seans arasında uygulanarak sonlanır. (Özcan & Çelik, 2017)

Bipolar Bozuklukta Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Bipolar bozuklukta uygulanan tedavi yöntemleri biyolojik olarak uygulandığı süreçlerde tedavi oranı düşük neredeyse yarı yarıya kaldığından ve hastaların bir kısmının yineleyici davranışlar gösterdiğinden bu bozukluğun ilaç tedavisiyle biyolojik müdahalelerin yanında BDT kullanılmaya başlanmasının daha faydalı olduğu görülmüş ve bu görüş yaygınlık kazanmıştır. Bipolar bozukluğu iyileştirme aşamasında BDT’nin ulaşmak istediği amaç dört bölüme ayrılır, bu bölümler hastanın ilaç tedavisine sağladığı uyumu saptamak, zamanında tanı koyabilmek ve tedaviye başlanması, yaşam beceresini hayatındaki stresi yönetim kabiliyeti ve eş tanıların tedavisidir.

BDT bipolar bozukluk üzerinde hastanın işleri yoluna koyma başa çıkma yetilerini geliştirmeyi sağlamak, tedavi esnasında bireyin sorumluluklarının kazanımını geliştirmek ve bireyin yaşadığı stresi davranışsal olarak çektiği zorluklara karşı desteklemeye çalışmaktadır. BDT bipolar bozukluğa karsı tedavisinde hastaya ve yaşadığı ataklara özel ilgili tedavi ve müdahale yöntemi belirlemek temelinde vardır. Hastaların tedaviye uyum sürecine olumsuz etkileyen durum ve anlara müdahale etmeyi amaçlar bu duruma örnek olarak hastaların motivasyonlarını yükseltecek veya onlara ilaçlarını alabileceği takip edebileceği bir çizelge oluşturmak bununla beraberine hastaların ilaç kullanım günlerini belirleyip onları işaretlemesi gibi davranışsal müdahale teknikleri arasında yer alır.BDT hastalığın yinelemesini önlemek amacıyla hastanın patolojik müdahaleye uyumuna destek olmaktadır. (Maçkalı & Tosun, 2011)

BDT bipolar bozukluğun tedavi sürecinin son aşamasında hastanın yineleyici davranışlarına müdahalede bulunmak amacıyla süreç boyunca öğrenilen davranışsal ve bilişsel olan teknikleri hastanın daha sonra yaşayabileceği durumlarda uygulayabilmesi için pekiştirilir. Tedavi sürecin genel olarak hastaya öz bir şekilde çıkarılır. Birey tekrar aynı durumda kalınca yapması gereken davranışlar uygulaması gereken teknikler çevresinden alması gereken destek ve isteyeceği yardımlar hasta ile beraber yaşamına ve yaşantısına uygun halde belirlenir. Yinelemeyi önleme amacıyla süreç sonunda hastaya psikoeğitim verilebilir. (Özdel, Kart, & Türkçapar, 2021)

Konuyla İlgili Çalışmalar

Özdel, Kart ve Türkçapar (2021) yaptıkları bir sistematik derleme çalışmasında bipolar bozukluk tanısı almış hastaların düşük oranlarla düzenli ilaç kullanımıyla tam iyileşme göstermektedir. Depresyon ve mani ataklar gibi dönemlerin önlenmesi ve sonrası için yinelenmemesi amacıyla bilişsel davranışçı terapi (BDT) kanıtlara dayandırılmış ciddi anlamda önem taşıyan destekleyici ve güçlendirici bir yöntemdir. (Özdel, Kart, & Türkçapar, 2021)

Aydoğdu ve Dirik (2020) yayınlamış oldukları Bipolar bozuklukta farkındalık temelli bilişsel terapi adlı makalelerinde bipolar bozukluk belirtileri gösteren hastaların güncel tedavisinde duygu durumlarına yardımcı olacak ilaçlar ile birlikte bilişsel davranışçı terapi gibi hastaya psikolojik olarak sosyal müdahale programları geliştirmesini uygun bulmuşlardır. Günümüzde bipolar bozukluk için yaygın olarak kullanılan BDT’nin başarı ve etkisinde çelişkiye uğratan sonuçlar aldıkları belirtilmiştir. Bununla birlikte yalnızca BDT yerine kullanılabilecek Farkındalık temelli bilişsel terapi modelinin tedavi yöntemlerinde kullanılmaya başlandığını ve faydalı olduğu gözlemlenmiştir. (Aydoğdu & Dirik, 2020).

Özer, Dikeç ve Ata yayınlanmış oldukları Duygudurum bozukluğu tanısı alan hastalara uygulanan rehabilitasyon programları adındaki sistematik derleme çalışmalarında Bilişsel davranışçı terapinin bipolar bozukluk üzerinde 3 aylık süreçte BDT uygulanan hastaların depresif belirtilerinde belirgin derecede azalmalar mesleki ve sosyal yönden işlevselliğinin arttığı belirtilmiştir. (Özer, Dikeç, & Ata, 27-36)

2.Yöntem

2.1 Araştırmanın Modeli

Sistematik derleme araştırmacı tarafından belirlenen herhangi bir konu hakkındaki yapılmış olan araştırmaların kapsamlı ve detaycı bir şekilde tarayıp ve kullanacağı bölümlerin dışlanma ve dahil etme kriterlerini kontrol ederek bulgularının araştırmacı tarafından sentezlenerek incelediği bilimsel incelemedir. (Aslan, 2018)

Sistematik derleme yalnızca konuyla ilgili tüm bilgileri toplamayı amaçlamaz. Araştırma konusu ile ilgili geniş kapsamlı bir tarama yapar ve hangi çalışmaların kullanılacağına tarafsız olarak karar verip bilgileri sentezleyerek oluşturur. (Çınar, 2021)

Sistematik derleme yapabilmek için araştırmacı belirlediği konu ile ilgili yapılan tüm çalışmalar üzerinde inceleme yapması gerekmektedir. (Karaçam, 2013)

2.2 Tasarım

Bu araştırma sürecinde makalelerin tanımlanması ve seçilmesi gibi tüm ayrıntılar PRISMA (Sistematik İncelemeler ve Meta-Analizler için Tercih Edilen Raporlama Öğeleri) yönergelerinden yararlanılarak yürütüldü.

2.3 Literatür Taraması

Yapılan çalışmada 2012-2022 yılları arasında Bipolar bozukluğun bilişsel davranışçı terapi tedavisi konusunda yapılmış araştırmalar incelenerek elde edilmiş ve sistematik olarak derlenmiştir. Dahil etme ve dışlanma kriterleri gösterilmiştir. Araştırmaya dahil edilecek çalışmaların toparlanması amacıyla ‘’Bipolar bozukluk ve BDT, Bipolar bozukluk ve Bilişsel davranışçı terapi’’ anahtar kelimeleri ile Google akademik veri tabanında Türkçe olarak taratılıp incelenerek araştırma yapılmıştır. Çalışmaya anahtar kelime kullanılarak ve tam metne ulaşılan çalışmalar dahil edilmiştir. Bahsedilen yıl aralığında bulunmayan Bipolar bozukluk içermeyen bilişsel davranışçı terapi içermeyen ve tam metne ulaşılamayan çalışmalar dahil edilmemiştir. Ele alınmayan çalışmalar dışlanmıştır ve sebepleri gösterilmiştir. Araştırma sürecindeki kullanılan arama terimleri şekilde gösterilmiştir (şekil 1.).

Arama terimleri “VE” bağlacı ile birleştirildi:

Bipolar Bozukluk ve Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT)

Arama terimleri “VE” bağlacı ile birleştirildi:

Bipolar Bozukluk ve Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT)

“Ve” bağlacı kullanıldı.

ŞEKİL 1. İnceleme sürecinde kullanılan arama terimleri

TABLO 1. Araştırmaya dahil edilme ve dışlama kriterleri

DAHİL ETME KRİTERLERİ

DIŞLAMA KRİTERLERİ

  • Türkçe yayınlanan makaleler,
  • Başlıkta tedavi olarak yalnızca BDT kullanılması,
  • Başlıkta patoloji olarak yalnızca Bipolar kullanılması,
  • Son 10 yılın içerisinde olan çalışmalar,
  • Başlığın içerisinde Bipolar bozukluk ve bilişsel davranışçı terapi bulunan çalışmalar,
  • Olgu sunumları, bilimsel makaleler ve ulusal tez merkezi dahil edilmiştir.
  • Türkçe olmayan makaleler,
  • Başlıkta BDT haricinde tedavi yöntemi kullanılan çalışmalar,
  • Başlıkta Bipolar bozukluk haricinde bir başka patoloji kullanılan çalışmalar,
  • Son 10 yılın içerisinde olmayan çalışmalar,
  • Başlığın içerisinde Bipolar bozukluk ve bilişsel davranışçı terapi bulunmayan çalışmalar dışlanmıştır.
  • Olgu sunumu, ulusal tez merkezi ve bilimsel makale olmayan çalışmalar dışlanmıştır.

3.BULGULAR

Araştırmada kullanılan çalışmalar Google Scholar veri tabanından yapılan incelemelerde Bipolar bozukluk ve BDT ve Bipolar bozukluk ve Bilişsel davranışçı terapi araması Türkçe olarak yapılmış olan olgu sunumları ve bilimsel makalelerden oluşan araştırmalarda toplam 35 sonuca ulaşılmıştır. Bulunan çalışmalarda yapılan incelemede dahil edilme kriterlerine uygun 2012-2020 yılında yapılan 3 çalışma eklenmiştir. Çalışmada elde edilen bulgular PICOS tarafından hazırlanmıştır ve “Tablo 2’de” sunulmuştur.

Tablo 2:Bipolar bozukluk tanısı almış bireylerde ve Bilişsel Davranışçı Terapin Etkisi Üzerine Sistematik Derleme

Yazar/Yıl/Ülke

Araştırma Tasarımı

Örneklem

Ölçekler

Müdahale

Karşılaştırma Grubu

Sonuçlar

Kadir ÖZDEL,

Ayşegül KART ve Mehmet Hakan TÜRKÇAPAR, (2021),

Türkiye Ankara

Derleme Çalışması

1384 hastayı kapsayan 19 randomize kontrollü çalışma

BDT çalışmasının ardından sosyal işlevsellerde artış ve mani döneminin şiddetinin azaldığı ve yineleme döneminin azaldığı görülmüştür

Burcu Ebru AYDOĞDU, Gülay Dirik

(2020) Türkiye, Ankara

Bilimsel Makale

Biporlar bozukluk tanısı alan 148 kişiden oluşan çalışma grubu

Kaygı

Stres

Depresyon

Hipomani

Mani

Farkındalık

Temelinde farkındalık lan BDT’nin bipolar bozukluğu tanısı alan bireylerde

olumlu sonuçlar elde edilmiştir

Duygu ÖZER, Gül DİKEÇ,Elvan Emine ATA(2020) Türkiye, İstanbul

Sistematik Derleme

Pubmed veri tabanından alınan 11 çalışma değerlendirilmiştir

BDT ile uygulanan müdahalelerde bipolar bozukluk tanısı alan hastaların tedavi uyumu, işlevselliği ve yaşam kalitesi gibi olumlu değişim ve sonuçlar görülmüştür

3.1.Seçilen Çalışmaların Özellikleri

Çalışmaya dahil edilen 3 çalışma 2012-2022 yıllarında yapılmıştır. Ele alınmış olan çalışmaların 1 tanesi derleme çalışması, 1 tanesi sistematik derleme ve diğeri ise bilimsel makaledir. Çalışmaların örneklem grubu bipolar bozukluğu tanısı alan tüm hastalardan oluşuyor.

Özdel, Kart ve Türkçapar (2021) Ankara/Türkiye’de yaptığı derleme çalışmasında 1389 hastayı kapsayan 19 randomize çalışmayı ele almıştır, hastalar üzerinde kaygı, depresyon, stres mani, hipomani ve farkındalık testleri uygulanmıştır BDT uygulanan hastaların sosyal işlevselliğinde belirgin derecede artış, mani döneminde yaşanan atakların azalması ve bununla birlikte yineleme döneminin azaldığı tespit edilmiştir. Terapide sonuç olarak hastalar olumlu yönde ilerleme kaydetmiştir.

Aydoğdu ve Dirik (2020) Ankara/Türkiye’de yayınlamış oldukları bilimsel makalede 148 kişiden oluşan çalışma grubuna uygulamış oldukları temelinde farkında olan bilişsel davranışçı terapide Bipolar bozukluk tedavisinde ilaçların yetersiz olduğunu ve BDT gibi sosyal psikolojik müdahale geliştirilmesi uygun bulunmuş. BDT yerine Farkındalık temelli BDT yönetiminin kullanılması çalışma grubuna olumlu sonuçları gözlemlenmiştir.

Özer, Dikeç ve Ata (2020) yayınlanmış oldukları Duygudurum bozukluğu tanısı alan hastalara uygulanan rehabilitasyon programları adındaki sistematik derleme çalışmalarında BDT ile uygulanan müdahalelerde bipolar bozukluk tanısı alan hastaların tedavi uyumu, işlevselliği ve yaşam kalitesi gibi olumlu değişim ve sonuçlar görülmüştür

4.Tartışma

Bu çalışma bipolar bozukluk tanısı alan kişilere bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile tedavisi üzerine yapılan bir sistematik derlemedir. Ele alınan çalışmalar Google Scholar veri tabanında 2012-2022 yıllarında arasında dahil edilme kriterlerine uygun olan 3 çalışma ele alınmıştır.

Bipolar Bozukluk için BDT önemli olmazsa olmaz terapi yönetimidir.. Bipolar bozuklukta hastalar için BDT ilacın ve tıbbın yetersiz kaldığı görülen yerlerde devreye girerek hastaların iyileşme oranını arttırmış ve yineleme ihtimalini ciddi boyutlarda azalttığı bilimsel olarak çalışma gruplarıyla belirlenmiştir. Hastalara uygulanan BDT ile hastaların göstermiş olduğu depresif durumların önceki haline göre belirgin derece azaldığı ve hastanın sosyal işlevselliği ve bilişsel işlevselliğinde artış görülmüştür. BDT ile hastalar yaşadığı mani ve depresif ataklara karşıda artık daha bilinçli ve ne yapması gerektiğini bilir hale gelmiştir.

Bipolar bozukluğu görülen hastalara verilen BDT yöntemi ile sağlanan iyileşme ve olumlu sonuçlar ciddi derecede fazla iken bu konuda yapılan araştırma ve çalışma sayısı oldukça düşüktür. Bipolar bozukluk gündemimizde yer edinmiş ve sıklıkla rastlanan bir hastalığa BDT konusunda daha çok değer verilmeli ve her ilaç tedavisi ile birlikte kullanılmalıdır.

5.SONUÇ

Bipolar bozukluk dünyada oldukça yaygın olan bir patolojik bozukluktur. Bu bozukluğun tedavisinde ilaç tedavisin yanında BDT büyük önem arz etmektedir. Günümüzde bu çalışmalar sıklaşmaya yeni başlamıştır ve olumlu etkilerine oldukça fazla denk gelmekteyiz. BDT ile Bipolar bozukluğu olan bireylerin işlevselliğini arttırmış hastalığı yenmesine yardımcı olmuş ve bunlarla birlikte hastayı yaşayacağı durumlara ataklara karşı hazırlamış ve tekrarı olmaması amacıyla bilinçlendirmiştir.

Sonuç olarak bakıldığında ise BDT bipolar bozukluğu olan hastaların tedavisinde yetersiz kalınan kaynaklara bir yapboz parçası gibi tamamlamıştır lakin çalışma sıklığının ve bipolar bozukluğu olan hastalarda daha sık kullanılması gerekmektedir.

Exit mobile version