Yemek yemenin işlevsel bozuklukları

Sağlıksız yiyecekleri tercih ederken, vücudumuz aynı zamanda bilişsel ve duygusal süreçler üzerinde de olumsuz etkilenebiliyor. Sağlıklı olmayan yiyecekleri genellikle stres, kaygı veya olumsuz duyguları hafifletmek amacı ile tüketmeye eğilimli olabilirsiniz. Sporcularda ise bu durum bazı noktalarda nüks edebilir. Örneğin stresli anlarınızda, performans kaygısı, vücut imajı sorunları, sosyal baskılar, koç baskısı, rekabet hissiyatı veya yarışma öncesi kaygı sırasında sağlıksız sayılan yiyeceklere veya atıştırmalıklara yönelme ihtiyacınız bulunuyor olabilir. Bu davranışınızı duygusal yeme süreci olarak adlandırabiliriz. Duygusal yeme süreci ise kişinin stresli anlarıyla başa çıkmak için bulduğu savunma mekanizmalarından biridir.

Özellikle stresli olduğunuz anlarda veya yoğun antrenmanlardan çıktığınız zaman yeme davranışı otomatik olarak geliyor olabilir. Aslında burada farkındalık kazanmamız önemli bir nokta. Hissettiğimiz her duyguyu fark etmemiz gerekiyor. O çikolataya veya hamburgere ya da sevdiğimiz başka bir sağlıksız yiyeceğe yönelme ihtiyacı gerçekten aç olduğumuz için mi yoksa ben duygumu bastırmak için mi bunu yapıyorum. “Gerçekten aç mıyım yoksa geçirdiğim stresli bir gün beni bu yiyeceğe mi itiyor?” sorusunu kendinize sorabilirsiniz. Bazı yapılan araştırmalara göre, bilişsel yeniden yapılandırma ve farkındalık çalışmalarının sporcuların stresle başa çıkmalarına yardımcı olduğunu gösteriyor. Bu yüzden aslında sadece fiziksel olarak çalışmak değil, duygusal olarak zihnimiz için de hazırlanmamız gerekebiliyor.

Duygularınızı tanımlayıp bu duyguları etiketleyebilirsiniz. Düşünce ve duygularımızı yargılamadan onları olduğu gibi kabul edersek, aslında o duygunun bize sandığımız kadar zarar vermediğini bir süre sonra görebiliriz. Örneğin stresli olduğumuz zaman o stresin normal olduğunu, herkesin bazı durumlarda stresli olabileceğini kabul edebilirsek, stresten kaçmak için sağlıksız yiyeceklerle ilişki kurmak gibi bir çözüme yönelmek zorunda kalmayabiliriz. Olumsuz duyguyu çoktan kabul etmiş, yaşamış ve sonra o duyguyu bırakmış oluyoruz. Bunun sonucunda ise yemek ile kurduğumuz işlevsiz çözüme gitmemize gerek kalmayabilir.

Ayrıca, bazen yediğimiz bir çikolata bizi pişmanlık duygusuna kaplıyor olabilir. Bu pişmanlık ise “Zaten çoktan diyetimi bozdum ve sağlıksız bir yiyecek yedim ne olacaksa olsun daha fazla yiyebilirim” düşüncesine itebilir. Bu düşünce kalıbı ise sizi tekrar eden olumsuz yeme davranışlarına sürükleyebilir. Bu tarz düşünce kalıplarını değiştirmek için şunları söyleyebilirim: Yeme davranışları hedef doğrultusunda küçük esneklikler de içerebilir. Aslında çikolata ya da başka bir yiyeceği yemek sizi başarısız yapmaz. Kontrol altına aldığımız sürece bunun dengesini bulabiliriz. Zihinsel kontrolünüzü sağlayabilmek için, duygularınızla karşılaştığınızda dürtüsel hareket etmek yerine o an duygularınızla yüzleşmek size yardımcı olabilir. Bu şekilde, yeme davranışını anlık duygular yerine bilinçli olarak yaptığın tercihlere dayandırabilirsiniz. Aslında, duygusal tetikleyicileri fark ettiğin zaman kontrol sende olmuş oluyor. Örneğin, bir sonraki sefer tatlı yeme ihtiyacın olduğunda kendine “Şu an gerçekten neye ihtiyacım var?” sorusunu sormayı deneyebilirsiniz. Bu sayede, sadece performans için değil, duygusal denge ve alışkanlık yönetimi için de önemli kazanımlar elde edersiniz. Sporcuların otomatikleşmiş olumsuz düşüncelerini fark edip değiştirmeleri, yeme davranışları üzerinde kontrol kazanmalarına yardımcı olur.

Yeme davranışının insanların duygusal durumlarını düzenlemek için sıkça başvurdukları bir mekanizma olduğunu söylemiştik. Olumsuz duygularla başa çıkmak için yemek yiyoruz ve anlık mutlu oluyoruz aslında bakıldığında olumlu gibi gözükse de bu durum bize anlık rahatlama sağlıyor. Ancak, bu tür bir yaklaşımın sonuçları genellikle olumsuzdur; Çünkü bu tür duygusal yeme davranışları, geçici bir rahatlama sağlasa bile, uzun vadede duygusal yükü artırabilir. Bu durum bağımlılıklar gibi gelişebilir. Anlık bir tatminlik ile duygusal rahatlama sağlamaya çalışırken, bu davranışın sonuçlarını değerlendiremez hale gelinebilir.

Sonuç olarak, düşüncelerimizi yeniden yapılandırarak, kendimize sağlıksız yiyeceği tüketmeden önce bazı sorular sorarak (Örneğin “Fizyolojik olarak aç mıyım, yoksa duygusal olarak rahatlamaya mı çalışıyorum?”) kendi duygusal durumlarınız ile sağlıklı bir ilişki kurabilirsiniz. Bununla birlikte, ihtiyaçlarımızı fark ediyor olabilmek, alternatif baş etme stratejileri geliştirmek ve kendimize karşı şefkatli bir yaklaşım benimsemek, sürdürülebilir bir duygusal denge sağlamada önemli bir adım olabilir.

Exit mobile version