İzmir Barosu’ndan IAEA’ya Gaziemir’deki Radyoaktif Tehlike Mektubu

izmir-barosundan-iaeaya-gaziemirdeki-radyoaktif-tehlike-mektubu-1lz2CkBC.jpg

İzmir Barosu’ndan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na Mektup

İzmir Barosu, Gaziemir’deki eski kurşun fabrikası bölgesinde Türk hükümetinin gerekli önlemleri almadığına dair Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (IAEA) bir mektup yazdı. İzmir’in Gaziemir ilçesinde bulunan radyoaktif maddelerin halk sağlığını tehdit etmesi durumu, uluslararası boyut kazandı. Gaziemir’deki Aslan Avcı Kurşun Fabrikası tarafından yurtdışından getirilen radyoaktif atıkların fabrika sahasına gömüldüğü tespit edilmiştir. Ancak, bu tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi ve bölgenin çevresel olarak temizlenmesi yönünde henüz ciddi bir adım atılmamıştır.

İşte İzmir Barosu’nun yazdığı mektup:

Dikkatine: Lydie Evrard,
Nükleer Güvenlik ve Emniyet Dairesi Başkanı
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı
1400 Viyana, Avusturya

Konu: Türkiye, İzmir-Gaziemir’de Önemli Bir Nükleer Olay
1 Kasım 2024

Gönderen: İzmir Barosu, Türkiye

Sayın Lydie Evrard,

İzmir Barosu üyeleri adına (https://www.izmirbarosu.org.tr) bu mektubu kabul etmenizi rica ederiz. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Nükleer Güvenlik Serisi No. 15-24 (Haziran 2024 STI/PUB/2084, https://doi.org/10.61092/iaea.2nzd-8c4d) rehberliğinde, biz aşağıda imzası bulunan paydaşlar, İzmir, Gaziemir’de gerçekleşen ve gerçek zamanlı olarak devam eden önemli bir nükleer güvenlik olayını bildirmek üzere IAEA Nükleer Güvenlik ve Emniyet Dairesi Başkan Yardımcısı ve Direktörü Sayın Lydie Evrard’ı bilgilendirmekteyiz.

İzmir, Gaziemir’deki terkedilmiş bir hurda metal ve kurşun geri kazanım tesisinde yasadışı olarak büyük miktarda gizli hassas radyoaktif malzeme ortaya çıkmasıyla ilgili son gelişmeleri size ve ilgili tüm IAEA yetkililerine rapor etmek istiyoruz. Ekte, Gaziemir-İzmir’de “Önemli Bir Nükleer Güvenlik Olayı: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na Açık Mektup” başlıklı bir belgeyi bulabilirsiniz. Bu belge, Türk Nükleer Kurumu’nun sınırlı ve seçici resmi bilgilerine ve resmi hukuki süreçlere dayanan nükleer güvenlik olaylarının detaylı bir anlatımını içermektedir. Belgede, Gaziemir’deki Aslan Hurda Metal Tesisinin yasadışı hassas nükleer malzeme ticaretinin bir parçası olarak faaliyet gösterdiği açıkça doğrulanmaktadır.

Acil Dilekçe: Ekte yer alan, hukuki temellere dayanan çok sayıda detaylı bilgi, Gaziemir’deki radyoaktif kirliliğin ciddiyetini ve Türk hükümetinin bu durumu ele alıp çözüm getirmedeki başarısızlığını göstermeye yetecektir. Eylül 2024 itibarıyla, tel örgülerle çevrili bu alanın sadece 50 metre uzağındaki bir ortaokul hala eğitim vermeye devam etmektedir.

Türk hükümetinin verdiği izinlerin sadece önlem alma değil, Gaziemir bölgesindeki durumu tamamen düzeltme temeline dayandırılması gerekliliğini ısrarla vurguluyoruz. IAEA’nın, Aslan Tesisinde geçmişte gerçekleştirilen gizli faaliyetlerin “Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesi”nin açık bir ihlali olduğunu Türk hükümetine anlatacak adımları atmasını umuyoruz.

IAEA ve uluslararası kamuoyuna, Türk hükümeti ve altındaki TAEK’in, Gaziemir’deki Aslan Tesisinin yasadışı hassas nükleer malzeme ticareti organizasyonunun bir parçası olarak faaliyet gösterdiğini kabul etmede başarısız olduğunu bildiriyoruz. Ayrıca, IAEA GOV/INF/2005/10-GC (49)/INF/6 Sözleşmesi’nin 5. Maddesi uyarınca:

  • “Bir Taraf Devlet, nükleer malzemenin hırsızlığı, soygunu veya başka bir yasadışı ele geçirilmesi ya da bu konuda güvenilir bir tehdit olması halinde, mümkün olan en kısa sürede ilgili olduğunu düşündüğü diğer Devletleri bilgilendirmek ve uygun olduğunda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve diğer ilgili uluslararası kuruluşları bilgilendirmek için gerekli önlemleri alır.”

Sonuç olarak, 2006’dan bu yana, Türk hükümeti ve Türk Nükleer Düzenleyici Kurumu (NRA), Gaziemir’de ortaya çıkan hassas nükleer materyallerin kökenleri hakkında resmi bir soruşturma başlatmada başarısız olmuştur. IAEA’nın, Aslan Tesisinden alınan numunelere yönelik nükleer spektroskopi analizine dair tüm detaylı belgelerin Türk NRA tarafından açıklanmasını talep etmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin sözleşmenin onaylayan tarafı olarak, çalınan/yasadışı nükleer materyallerin kurtarılması ve korunması konusunda işbirliği yapma ve ticarete karışanları cezalandırma sorumluluğuna sahip olduğunu düşünüyoruz.

(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Exit mobile version