Cinsel istek sorunları, terapistler için en zorlayıcı konular arasında yer almaktadır. Sigmund Freud, psikolojik olarak sağlıklı bir bireyin iki temel alanda işlevselliği ile karakterize edildiğini savunur: aşk ve iştir. Sevgi nesnesine yakınlığı sürdürme isteği, aşık olmanın belirgin bir özelliğidir. Olgunlaşmış bir sevgi, yakınlık kavramının ön planda olduğu bir ilişkidir. Bu tür yakın bir ilişki içerisinde olan birey, sevdiği kişinin gelişimi ve mutluluğu için aktif bir çaba sarf eder.
Cinsel ilişki, yakın bir ilişkinin oluşumu ve sürdürülmesi açısından önemli bir hızlandırıcı rol oynamaktadır. Ünlü cinsellik uzmanı Rollo May, cinsel ilişkiyi; bireyin kendi farkındalığının artması, şefkatin deneyimlenmesi, öz olumlama ve öz saygının artışı ile bazen orgazm esnasında bireylerin birbirinden ayrı olma duygusunu kaybetmesi şeklinde tanımlamıştır. Bu bağlamda, cinsel ilişki ve aşk, birbirini karşılıklı olarak besleyen sağlıklı bir bütünü oluşturmaktadır.
Cinsel işlev bozukluklarının temel özelliği inhibisyondur. Özellikle cinsel uyarıma fizyolojik veya psikolojik olarak yanıt verme yetersizliği veya cinsel ilişki sırasında ağrı deneyimi, bu bozuklukların yaygın belirtilerindendir. Bu tür ağrıların etyolojisi psikolojik, fizyolojik veya karmaşık nedenlere dayanabilir. İşlev bozukluğu, genellikle cinsellikle ilişkili öznel zevk hissinde veya nesnel performansın bozulması olarak tanımlanabilir. ICD-10 kriterlerine göre, cinsel işlev bozukluğu, bireyin “bir cinsel ilişkiye arzu ettiği şekilde katılmadaki” yetersizliği olarak tanımlanmaktadır.
Bu bağlamda, işlev bozukluğu; cinsel isteğin veya doyumun azalması, cinsel ilişkiyi başlatma, sürdürme veya tamamlama konusunda fizyolojik yetersizlik olarak ifade edilmektedir. DSM-5 standartlarına göre cinsel işlev bozuklukları;
- Erkekte düşük cinsel istek bozukluğu,
- Kadında cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu,
- Sertleşme bozukluğu,
- Kadında orgazm bozukluğu,
- Geç boşalma,
- Erken boşalma,
- Cinsel organlarda/pelviste ağrı/içe girme bozukluğu,
- Diğer tanımlanmış cinsel işlev bozuklukları,
- Tanımlanmamış cinsel işlev bozuklukları.
Cinsel istek sorunlarının görülme sıklığı günümüzde giderek artmakta ve bu durum terapistleri zorlayıcı bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Cinsel istek sorunlarının çözümünde, biyolojik ve psikolojik tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Biyolojik tedavi yöntemleri ise iki ana başlık altında toplanmaktadır:
- Farmakoterapi (ilaç tedavisi),
- Cerrahi tedavi.
Psikoterapi yöntemleri ise çeşitli teknikleri içermektedir. Bunlar arasında;
- İkili cinsel terapi,
- Davranışçı egzersizler,
- Davranış terapisi,
- Bütünleştirilmiş cinsel terapi ve
- Grup tedavisi sayılabilir.
Günümüzde uygulanan bu tedavi yöntemleri sayesinde, cinsel işlev bozukluklarının üstesinden gelmek çoğunlukla mümkün olmaktadır. Sağlıklı günler dilerim…
Dr. Halil İbrahim Süslü
Psikiyatri Uzmanı